Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, resmi ziyaret için bulunduğu Hollanda’da Başbakan Mark Rutte ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Rutte ile Ukrayna-Rusya savaşını ve Ukrayna’ya takviye kuvvetlerini görüştüklerini belirten Macron, iki ülke bakanlarının bu akşam savunma alanında iş birliğini ele alacaklarını kaydetti.
Ulusal ve Avrupa düzeyinde reformların devam etmesi gerektiğini söyleyen Macron, “(Avrupa olarak) artık bazılarına, genel olarak daha az bağlı olmak istiyoruz.” sözünü kullandı.
TEK ÇİN SİYASETİNE DESTEK
Fransa Cumhurbaşkanı, Avrupa’nın özerklik stratejisinin sadece bir kavram değil, bir gerçeklik haline geldiği yorumunu yaptı.
Macron, Fransa ve Avrupa’nın Tayvan’daki statükoyu ve “Tek Çin” politikasını desteklediğini vurguladı.
Macron, bir gazetecinin kendisine eski ABD Başkanı Donald Trump’ın kendisini “Çin adına yalan söylemekle” suçladığını hatırlatmasının ardından “Trump’ın sözleri hakkında söyleyecek hiçbir şeyim yok” dedi. cevabı verdi.
ABD İLE İLİŞKİLER
başka bir gazetecinin “Fransa hala ABD’nin müttefiki mi?” sorusuna Macron, “Müttefik olmak bağımlı olmak demek değildir” dedi.söz konusu.
Macron, Fransa’nın Ukrayna, Sahra Altı Afrika ve Tayvan konusunda kimseden ders almayacağını belirtti.
Bu arada Macron, Anayasa Mahkemesi’nin 14 Nisan’da emeklilik reformunun anayasaya uygun olup olmadığını açıklama kararının ardından sendikalarla görüşmeyi teklif edeceğini söyledi.
Hollanda Başbakanı Rutte, Ukrayna-Rusya savaşına atıfta bulunarak, “(Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’in uzun bir savaşa hazırlandığını görüyoruz” dedi. söz konusu.
Bu savaşın tek ses olarak Avrupa’nın değerini gösterdiğini söyleyen Rutte, Avrupa’nın enerji, hammadde ve katma değerli teknolojilerin tedarikinde daha bağımsız olması gerektiğini belirtti.
MACRON’UN ÇİN ZİYARETİ
Emmanuel Macron, 5 Nisan’da Çin’e yaptığı 3 günlük ziyaretinin dönüşünde uçakta ABD ve Tayvan ile olan bağlara ilişkin basına açıklamalarda bulundu.
Macron’un Avrupa’nın ABD’den bağımsız olması vizyonu ve ülkesinin Çin ile Tayvan arasında olası bir çatışmaya girmekten kaçınması gerektiği yönündeki açıklamaları ABD ve Polonya’dan tepki gördü.
