Kıbrıs’ta Erdoğan’a tepki: ‘Ada geneli için tehlikeli bir tablo’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Temmuz Perşembe günü Kuzey Kıbrıs’a yaptığı ziyaret ve Ercan Havalimanı Yeni Terminal ve Pist açılış töreninde yaptığı açıklamalar Kıbrıs’ın iki yakasında da olumsuz tepkilere neden oldu.
Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamayla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretini kınarken, dün yapılan açıklamaları Kıbrıs Türk muhalif siyasetçiler eleştirdi. Gazete Duvar’a konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fikri Toros, Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) lideri Mine Atlı, Kurtuluş Yolu Partisi (BYP) üyesi Mustafa Keleşzade ve Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) temsilcisi Murat Kanatlı, Erdoğan’ın ziyareti sırasındaki mesajlarını Kıbrıs geneli için tehlikeli bir gelişme olarak yorumladı.
Dün verilen mesajlara rağmen sonbahardan itibaren Kıbrıs konusunda yeni hareketlilik beklendiğine işaret eden Toros, Kıbrıs’ta analiz vizyonunun halen gündemde olduğunu vurguladı.
Erdoğan yaptığı açıklamada, “Adada gerçekler ortadayken artık federal bir analizin mümkün olmadığını herkes anlasın. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın 2021’de Cenevre’de ortaya koyduğu vizyon gecikmeden yanıtlanmalıdır. Yargıçların eşitliği ve Kıbrıs Türklerinin eşit uluslararası statüsü tescil edilmedikçe, yeni bir müzakere sürecini başlatmak sözde değildir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin adını gasp eden Rum tarafının yaptığı tek şey kendi suçunu gizlemek ve başta Avrupa Birliği olmak üzere üçüncü taraflara bizi şikayet etmek oldu.
‘KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN YENİ BİR FIRSAT PENCERESİ AÇILIYOR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs ziyaretinde verdiği mesajları değerlendiren CTP Milletvekili Fikri Toros, “Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ve ABD ile ilişkilerini dış politika ekseninde yeniden canlandırmasının Kıbrıs sorununun analizi için yeni bir fırsat penceresi açacağını düşünüyorum” dedi. Türkiye ile Yunanistan arasında vurgulanan ‘yeni dönem ve olumlu atmosfer’e dikkat çeken Toros, ‘Kıbrıs sorununun çözümü için etkin bir kaldıraç ve teşvik unsurunun öne çıktığını’ ifade etti.
Fikri Toros, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye-AB ilişkilerinde karşılıklı ve eş zamanlı adımların atılması, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde mutabık kalınan yeni dönemi ve Kıbrıs sorununu analiz etme imkânını da güçlendirecektir. Bu bağlamda, BM Genel Sekreteri’nin eylül ayında yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Delegasyonu toplantısı öncesinde süreci analiz etmek için yeni adımlar atmaya teşvik etmesi doğrultusunda Rum Lider’in samimiyet, iyi niyet ve kararlılık beyanları doğrultusunda yeni adımlar atmasını temenni ediyorum.” . “
ATLI: BUNUN NEDENİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Dün Lefkoşa’nın kuzeyinde yaşanan gelişmeleri değerlendiren TDP lideri Mine Atlı, “Yeni absürt ve harika durum maalesef yeni normalimiz oldu.”
Atlı, “Halkımız Türkiye’den hiçbir somut sebep olmaksızın geri gönderiliyor, sebebi de Recep Tayyip Erdoğan. Ve Recep Tayyip Erdoğan maalesef muhalefet milletvekillerimiz ve ana muhalefet lideri tarafından karşılanıyor, turkuaz kurdeleler kesiliyor ve dini tören yapılıyor. Maalesef bu sadece Kıbrıs Türkleri için değil Kıbrıs Rumları için de, Kıbrıs’ın geleceği için tehlikenin resmidir.”
‘ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ KONUSU YAPILMADI’
TDP Genel Başkanı Mine Atlı, Erdoğan’ın da katıldığı açılış törenine de değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “(Toplumlar arası) uzlaşma ve analiz çalışmalarımızı nasıl hızlandıralım sorusu yerine, duaların okunduğu ve baş rolü küçük düşürücü bir ismin (Kıbrıs Müftüsü) oynadığı bir törenle karşı karşıyayız. Maalesef bu bağlamda analizin, özgürlüğün ve demokrasinin değerli gücünden söz edilmiyor ve gerçekler ortaya çıkıyor. Toplum da bu bağlamda özeleştiri yapmalıdır.” . Bazı zorluklar veya nüanslar olsa bile ilerici güçler bir araya gelmeli ve bu durumu gözden geçirmelidir.”
Ana muhalefet CTP lideri Tufan Erhürman’ın katılımını “acı bir manzara” olarak nitelendiren Atlı, “Tarih bugünleri elbette yazacak ama aynı zamanda Kıbrıs Türklerinin onurlu duruşunu da yazmalı. Tarih Mustafa Akıncı gibi dimdik duran bir kesimin olduğunu da yazmalı. Ana muhalefetin davet edilmediği bir yere gitmesi, açılış töreninde kadınlara hakaretler etmesi, kadınları tecavüze davet etmesi gerçekten trajik bir gelişme Recep Tayyip Erdoğan.” Bu gelişme aynı zamanda ana muhalefetin ana muhalefet konumunu hak etmediğini de gösteriyor. Açıkçası ana muhalefet liderinin iktidardaki (milliyetçi) Ulusal Birlik Partisi’nden farklı bir konumda olduğunu düşünmüyorum.”
‘ORGANİZASYON DAHA YOĞUN BİR ÇABA GEREKTİRİYOR’
Atlı, değerlendirmeleri çerçevesinde iki konunun daha altını çizerek, “Çizgimiz belli. İki toplumlu, iki bölgeli federal federasyondan başka alternatif yok” dedi.
“Bu bağlamda analiz vizyonunu bundan sonra daha da güçlendirmemiz gerekiyor” diyen Atlı, “Rumlar ile ilişkiler, Kıbrıs’ın güneyindeki çalışmalar ana gündem maddelerinden biri olmalıdır. Yeniden bir uzlaşma ofisi açmamız gerekiyor.” Atlı, “Örgütlenme anlamında daha yoğun bir çabaya ihtiyaç var. Tabii bunlar Kıbrıs’ın kuzeyinde çok zor şeyler, çünkü ekonomik şartlar çok zorlaştı. İnsanın geçim emeği vermesi gerekiyor. Dolayısıyla siyasi mücadele alanı daralıyor. Bu bağlamda dayanışmayı ve örgütlenmeyi artırarak yolumuza devam etmeliyiz.”
TDP Genel Başkanı Mine Atlı sözlerini bitirirken şu noktaların altını çizdi: “Türkiye’de herkes seçim sonuçlarını başarısızlık olarak görüyor. Ben de bu sonuçları bir yerlerde başarı örneği olarak görüyorum. Çünkü 20 yıllık faşist rejime rağmen yüzde 50’ye yakın bir kesim varlığını sürdürmeyi başardı. Evet AKP’yi eritemediler ama muhtemelen mevzilerini de savunmadılar. Tam da yapmamız gereken buydu. Onun emeği değerli ve bu iddiada başarılı olacağınızdan eminim.”
KELEŞZADE: ELEKTRİĞİMİZ TÜRK SERMAYESİNE AKTARILDI
BYP Üyesi Mustafa Keleşzade de açılış töreninin gölgesinde kalan dikkat çekici bir gelişmeye dikkat çekerek, “Kıbrıs Türklerinin geleceğini 15 yıl ipotek altına alan AKSA ile sözleşme bu gelişmelerin gölgesinde imzalandı. Toplumumuzu ilgilendirmesi gereken asıl sorun budur. Şu anda Kıbrıs Türk kurumlarına önemli akımlar var. Elektrik üretiminin özelleştirilmesine zemin hazırlanıyor. Elektriğimiz Türkiye’nin başkenti AKSA’ya aktarılıyor.”
Keleşzade, Erdoğan’ın ziyareti ve açılış törenine ilişkin de şu değerlendirmede bulundu: “Dünkü törenle ilgili söylenebilecek tek şey, bu törenin Türkiye’de yapıldığıdır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na bizim Cumhurbaşkanımız denildiğinde, Cumhurbaşkanımıza sadece ‘cumhurbaşkanı’ deniyordu. Aslında bu, son yıllarda herhangi bir ülkenin kuzeyinde ülkenin liderliğini ele geçirdikleri siyasetin burada bir özetidir. Elinizi Ankara yakamızdan çekin” diyoruz.
KANATLI: KIBRIS’TA LAİKLİK UNSURU ÖNEMLİ
YKP temsilcisi Murat Kanatlı, “Dünkü açılış gerçekten kötüydü çünkü hiçbir protokol kuralı uygulanmadı” diyerek şu noktaların altını çizdi:
“Kıbrıs’ta laiklik ilkesi değerlidir. Bugüne kadar dini törenler açılmadı. Kadın haklarına saldıran müftünün yeni havalimanını açmaması çok tartışmalı. Dikkate değer bir gelişme. Aslında 10 milyon yolcu falan dedikleri havalimanı AKP’nin balon projelerinden biri. AKP hızla Kıbrıs’ın kuzeyini Türkiye’ye çevirmiyor. AKP yönetim modeliyle değiştiriyor.
Öte yandan yeni havalimanı gölgesinde AKSA ile 15 yıllık sözleşme imzalandı. İki antlaşma imzalandı. Onlara iyi bakmalısın. Bu anlaşmalardan biri de göçmenlerle ilgili. Son zamanlarda Kıbrıs’taki Suriyeli göçmenlerin sorunu gündemdeydi. Bütün bunlar adanın Türkiye kaynaklı yeni bir dalgayla karşı karşıya olduğu izlenimini veriyor.”
‘Türkiye BİZİ EV SAHİBİ OLARAK KULLANIYOR’
Murat Kanatlı son olarak şunları ekledi: “Eylül’den sonra Kıbrıs’ta bir hareketlilik bekleniyor. (Erdoğan’ın sert söylemi) bununla ilgili. ‘Bana bunları vermezsen Kıbrıs’ta şunu yaparım’ ‘İstediğimi vermezsen dışarı atarım’ diye bir açıklama yapmaya çalışıyor. Eylül sonrası seferberlik beklenirken Ankara bildik hallerini tekrarlıyor, sert mesajlar veriliyor. Bunlar geçmişte yapıldı. sanki hiçbir şey olmamış gibi.
GÜNEY KIBRIS DIŞİŞLERİ BAKANLIĞINDAN Kınama
Öte yandan, Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erdoğan’ın ziyareti sırasındaki açıklamasının ardından yazılı bir açıklama yaparak Erdoğan’ın ziyaretini ve “Kıbrıs sorununa ilişkin üzerinde anlaşmaya varılan iki bölgeli, iki toplumlu federasyon analizi çerçevesini sorgulayan kabul edilemez ve provokatif açıklamaları” kınadı.
Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanlığı, bu tür söylemlerin ‘yasa dışı ayrılıkçı oluşumun tanınmasını’ teşvik ettiği ve ‘uzlaşılan BM çerçevesinde bir çözüm bulmak için müzakerelerin yeniden başlayabilmesi için Kıbrıs sorununa bir çözüm bulmaya yönelik son çabaları baltaladığı’ görüşünü vurguladı. Açıklamada, “20 Temmuz, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yüzde 37’sinin 45 bin Türk askeri tarafından işgalinin sürdürülmesi, 200 bin Kıbrıslı Rum’un zorla yerinden edilmesi ve mallarının gasp edilmesi, kolonizasyon, binlerce ölüm ve bugüne kadar akıbeti belirlenemeyen kayıp kişilerle sonuçlanan 1974 Kıbrıs işgalinin 49. yıl dönümüdür.”
Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadelere de yer verildi: “Kıbrıs sorunu, üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, BM Sözleşmesi’nin temel ilkelerini ihlal eden yasadışı işgal ve işgal uluslararası bir sorun olmaya devam ediyor. Adamız için böylesine üzücü bir günün ‘kutlamalarına’ katılmayı bir kez daha seçen Türkiye Cumhurbaşkanı’nın işgal altındaki topraklara yaptığı hukuksuz ziyareti şiddetle kınıyoruz. Sorumluluğun tamamının Türkiye’ye ait olduğunu teyit etti. Bu bağlamda Türkiye Cumhurbaşkanı, Kıbrıs sorununa ilişkin kabul edilemez ve kışkırtıcı açıklamalarını yinelemeyi seçmiş ve üzerinde anlaşmaya varılan çerçeveye meydan okumuştur. iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon analizi için.